-
1 ortaya çıkarmak
приводи́ть / выставля́ть доказа́тельство; выявля́ть, раскрыва́ть; разоблача́ть -
2 ortaya çıkarmak
барлыкка китерү -
3 ortaya çıkarmak
v. bring to light, discover, expose, bring into the open, uncover, lay bare, bring out, conceive, detect, disclose, ferret out, get at, hit off, bring to pass, pick out, throw into relief, search out, show up, sift out, smoke out, uncloak, unearth -
4 ortaya çıkarmak
къыхигъэкIын, къыхигъэщын -
5 ortaya çıkarmak
a) to find out, to determine, to detect, to discover, to unravel b) to expose, to reveal c) to bring to light d) to unearth e) to create -
6 gerçek yüzünü ortaya çıkarmak
битлеген ачу -
7 geçmişi ortaya çıkarmak
v. rake up -
8 ilişkisini ortaya çıkarmak
v. correlate -
9 kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
v. gibbetTurkish-English dictionary > kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
-
10 rezaletleri ortaya çıkarmak
v. muckrake -
11 yeniden ortaya çıkarmak
v. exhume -
12 foyasını ortaya çıkarmak
to show sb up -
13 kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
to show one's misdeedsİngilizce Sözlük Türkçe > kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
-
14 orta
orta Mitte f; Mittelpunkt m, Zentrum n; mittler-, Durchschnitts-; SPORT Mittelgewicht n; fam früher Mittelschule f;Orta Anadolu Zentralanatolien n;orta boylu mittelgroß;orta dereceli Mittelstufen-;orta dalga Mittelwelle f;orta halli mittelständisch;orta hece yutumu GR Haplologie f (z.B. ağzı aus ağız+ı);orta hizmetçisi Putzfrau f; Reinigungskraft f;orta malı trivial; … von gemeinem Nutzen; fam Dirne f;orta (şekerli) kahve mittelsüßer Kaffee;orta yaşlı … mittleren Alters; Mann m, Frau f im mittleren Alter;ortada in der Mitte; da; vor aller Augen;ortada bırakmak v/t im Stich lassen;ortada kalmak ohne Obdach sein; sich in einem Dilemma befinden;ortada kalmamak Ware gut gehen;ortada olmak Problem usw anstehen, eine Lösung erfordern;ortadan kaldırılmak wegfallen (z.B. Ausgaben);-i ortadan kaldırmak beseitigen; wegräumen; Gefahr a bannen; Recht beeinträchtigen;ortadan kalkmak beseitigt werden; abtreten, verschwinden;ortadan kaybolmak verschwinden;ortanın sağı (solu) POL gemäßigte Rechte (Linke);-i ortaya almak v/t einkreisen; bedrängen;ortaya atılmak Problem (zur Diskussion) gestellt werden; Person hervortreten;-i ortaya atmak v/t Frage, Idee zur Diskussion stellen, aufwerfen; Wort äußern;ortaya bir balgam atmak fig (alles) mit Schmutz bewerfen;ortaya çıkarmak Plan usw aufdecken; entlarven;ortaya çıkmak zutage treten, offenkundig werden, herauskommen; sich bilden; entstehen; auftreten; Person a hervortreten; Gebühren anfallen;ortaya dökülmek hinausströmen; offenbar werden;ortaya gelmek aktuell werden;-i ortaya koymak v/t offen darlegen; vorlegen; schaffen -
15 orta
середи́на (ж) среди́нный* * *1.1) врз. середи́наkışın ortası — середи́на зимы́
meydanın ortası — центр пло́щади
o sokağın ortasında yalnız kalmış — она́ оста́лась одна́ посреди́ у́лицы
2) э́то ме́сто ( известное говорящим)ortada bir söz dönüyor — [вокру́г] хо́дят упо́рные слу́хи
ortada bu kadar iş varken... — когда́ [здесь] сто́лько дел...
ortada dolaşmak — верте́ться здесь
ortalarda görünmez olmuşlar — они́ нигде́ не появля́ются
ortada kimse yok — [здесь] никого́ нет
Ahmet birkaç günleri ortada yok — на́шего Ахме́да вот уже́ не́сколько дней нигде́ не ви́дно
3) физ. среда́, сфе́ра4) мат. пропо́рция5) спорт. сре́дний весbüyük orta — пе́рвый сре́дний вес
6) разг. сре́дняя шко́ла2.ortayı bile bitiremedi — он да́же сре́днюю шко́лу не смог зако́нчить
1) врз. сре́днийorta boy — а) сре́дний рост; б) сре́дний по разме́ру
orta boylu — сре́днего ро́ста
orta büyüklükte — сре́дней величины́
orta kuşak — уме́ренный по́яс
orta menzilli roket — раке́та сре́днего ра́диуса
orta mesafe — сре́днее расстоя́ние
orta parmak — сре́дний па́лец
orta yaşlı adam — мужчи́на сре́дних лет
2) разг. посре́дственныйorta almak — получи́ть посре́дственную отме́тку
••- ortaya atılmak
- ortaya atmak
- ortaya bir balgam atmak
- ortasını bulmak
- ortaya çıkarmak
- ortaya çıkmak
- ortaya dökmek
- ortaya düşmek
- ortada fol yok
- yumurta yok
- orta işi
- orta işine bakmak
- ortadan kaldırmak
- ortadan kalkmak
- ortada kalmak
- ortada kalmamak
- ortadan kaybolmak
- ortaya koymak
- ortanın sağı
- ortadan söylemek -
16 türetmek
1. أظهر [أَظْهَرَ]Anlamı: ortaya çıkarmak, oluşturmak2. كون [كَوَّنَ]Anlamı: ortaya çıkarmak, oluşturmak -
17 orta
I s1) Mitte fbir şeyi \ortadan kaldırmak etw beseitigen\ortadan kaybolmak von der Bildfläche verschwinden\ortaya çıkan zarar der entstandene Schaden\ortaya çıkarmak aufdecken, enthüllen; ( kazı ile) freilegen, zu Tage fördern\ortaya çıkmak auf der Bildfläche erscheinen, in Erscheinung treten, auftreten; ( meydana çıkmak) sich herausstellen [o ergeben], herauskommen; ( türemek) entstehenhaklı olup olmadığın \ortaya çıkacaktır es wird sich herausstellen, ob du Recht hastII adj1) mittel, Mittel-, mittlere(r, s)\orta yaşlı bir bey ein Herr mittleren Alters2) (\orta Asya) zentral, Zentral- -
18 foya
'foya fig Augenwischerei f;foyasını ortaya çıkarmak jemanden entlarven;foyası ortaya çıkmak entlarvt werden -
19 kirli
1.1) прям., перен. гря́зный, запа́чканный, запя́тнанныйkirli çamaşır — прям., перен. гря́зное бельё
kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak или kirli çamaşırlarını ortaya dökmek — разоблача́ть, выводи́ть на чи́стую во́ду кого
kirli iş — гря́зное де́ло
kirli kokoş — разг. замара́шка (о ребёнке)
kirli kukla — разг. грязну́ля, неря́ха (о женщине)
kirli paslı — си́льно загрязнённый (запа́чканный)
kirli sarı renk — гря́зно-жёлтый цвет
2) нечи́стая, гря́зная (о женщине в период менструации)2.гря́зное бельё, гря́зная посу́да и т. п.kirli sepeti — корзи́на для гря́зного белья́
◊
kirli çıkı — скопидо́м◊
kirli su — помо́и -
20 açık
\açık vermek Defizit aufweisen, in den roten Zahlen stehenkasa açığı der Fehlbetrag in der Kasseülkenin doktor açığı der Ärztemangel des Landes2) Lücke f3) ( gemi)\açıklarda auf offenem Meeraçığa çıkarmak entlassenyüzündeki ifade sevincini açığa vuruyordu der Ausdruck auf seinem Gesicht verriet seine Freude1) ( kapalı olmayan) offen, geöffnet, auf\açık bırakmak offen lassen, auflassen\açık kapı bırakmak ( fig) sich einen Ausweg offenhalten, sich eine Hintertür offen halten\açık pencere önünde vor dem offenen Fenster\açık şehir pol offene Stadtgözünü \açık tutmak die Augen offen halten2) ( yol) freiyolu \açık olmak freie Bahn habençek \açıktır der Scheck ist nicht gedecktçok \açık bir film ein sehr freizügiger Film5) ( boş) leer, freikâğıtta \açık yer kalmadı es gab keinen leeren [o freien] Platz mehr auf dem Blatt7) ( vazıh) offen\açık konuşma zamanı artık gelmişti die Zeit war nun gekommen, offen zu reden8) aufgeschlossenher çeşit yeniliklere \açık olmak aufgeschlossen sein gegenüber allerlei Neuigkeiten9) ( renk için) hell\açık bir renk eine helle Farbe\açık sarı saçlı bir kadın eine Frau mit hellblondem Haar\açık tenli hellhäutig11) ( sarılmamış) lose12) (kamuya \açık, halka \açık, gizli olmayan) öffentlich\açık duruşma/oturum öffentliche Verhandlung/Sitzung13) \açık farkla önde olmak mit großem Abstand führen1) ( açıkça) offen\açık söylemek offen sagen\açık söylemek gerekirse, ... offen gesagt [o gestanden],...\açık vermek ( fig) sich verraten, sich anmerken lassenhiç \açık vermedi er ließ sich nichts anmerkenbirine \açık olmak jdm offen seinkapım sana her zaman \açıktır meine Tür ist immer für dich offen2) ( dükkân) offen, aufbu dükkân pazarları da \açıktır dieser Laden hat [o ist] auch sonntags offendükkân \açık mı? hat das Geschäft auf?gözlerini \açık tutmak (a. fig) die Augen offen haltenışığı \açık bırakma! lass das Licht nicht an!radyo \açık mı? ist das Radio an?
- 1
- 2
См. также в других словарях:
ortaya çıkarmak — delilleriyle göstermek, ispat etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkarmak — den 1) Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı. Ö. Seyfettin 2) i Sonunu getirmek Bu para ile ayı çıkarırız. 3) i Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek 4) i Bulmak, ortaya koymak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortaya dökmek — 1) çıkarmak, göstermek 2) açıklamak Bunun için dağarcığında ne var ne yok, tümünü ortaya döker. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana çıkarmak — 1) açıklığa kavuşturmak, ortaya çıkarmak, belli etmek Marifetlerini birer birer meydana çıkarıyor. R. H. Karay 2) bularak ortaya çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
rezalet çıkarmak — rezalet sayılacak bir durumun ortaya çıkmasına yol açmak Her kadının takdim edilmek için can attığı böyle büyük bir adamla dansı yarıda bırakıp rezalet çıkarmak için insanın aklı kaçık olmalı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
icat çıkarmak — 1) hoş görülmeyen yeni bir huy, davranış göstermek 2) yadırganan bir yol tutmak 3) ortaya gereği olmayan bir sorun atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalancı çıkarmak — (birini) birinin yalan söylediğini ortaya koymak veya yalan söylememesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
satışa çıkarmak — satmak için ortaya koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf çıkarmak — 1) yeni bir şey söylemek, ortaya atmak Şimdi unutup laf mı çıkarıyorsun? Ö. Seyfettin 2) dedikodu yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meydana atmak — ortaya çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
peyda etmek — çıkarmak, oluşturmak, ortaya çıkarmak, edinmek Uzun boyu hafif bir kamburluk peyda etmiş. H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük